SESLENDİRME VE DUBLAJ ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?

Dublaj ve seslendirmede, sanatçıların yaptığı iş bir görüntüye konuşmak olarak bilinir ve bu sebeple karıştırılması doğaldır. Ancak konuşacakları proje içeriğine göre ayrıştırılmaları gerekir.

Seslendirme; Kamera dışı veya sahne dışı yorum olarak da bilinir. Bir sesin karakter olarak karşılığı olmadan, radyoda, televizyon yapımında, film yapımında, tiyatroda kullanıldığı bir yapım tekniğidir. Bugün hayatımızın birçok anında maruz kaldığımız seslendirme çalışmalarına örnek verecek olursak, öncelikle sesli ve görsel yayın mecralarındaki reklamlardan bahsedebiliriz. Reklamlara konu olan marka, ürün veya hizmet hakkındaki reklam metinlerini okuyarak müşterisine kampanya duyurusu yapan veya yenilikler hakkında bilgi veren sesler, seslendirme yapmaktadır. Bu reklamlarda konuşan kişinin herhangi bir karakter karşılığı bulunmaz, sadece sesleri duyulur. Ya da metrolarda yapılan durak anonsları, müşteri hizmetlerinde kullanılan santral anonsları da sürekli hayatımızda olan seslendirme çalışmalarına güzel birer örnektir.

Dublaj; daha önce başka bir dilde konuşulmuş olan karakterler için yeniden yerel dil ile konuşma tekniği ya da kimi zaman Türkçe seslendirilmiş fakat beğenilmemiş bir karaktere yeniden ses verme tekniğidir. Dublajlama yapılırken yabancı yapımlarda dil farkından dolayı tam bir eşitleme olamasada Türkçe dublaj yapılırken dudak senkronizasyonunu tutturmak çok önemlidir.

Bunlar haricindeki diğer farklara değinecek olursak; dublajda ekrandaki karakterin oyununu birebir yapabilmek için tiyatral yetenekler ön plana çıkarken seslendirmede tiyatrallik, doğru tonlama ve vurgu, karakteristik sesler bir bütün olarak ön planda olmalıdır. Çünkü hiç bir görüntü veya ses olmadan metnin duygusunu dinleyiciye hissettirebilmek kolay değildir. O sebeple seslendirmeyi yalnızca seslendirme sanatçıları yapabilirken dublajı hem dublaj sanatçıları, hem de seslendirme sanatçıları rahatlıkla yapabilir.

SESLENDİRMEDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR NELERDİR?

Seslendirme yaparken, mikrofon karşısındaki ses yeteneği belirli seslendirme kurallarına uymalıdır. Peki bu seslendirme kuralları nelerdir?

Öncelikle sanatçı metin çözümlemesini iyi yapmalıdır. Metnin duygusunu iyi anlamalı ve duyguya göre vurgu ve tonlamalarla okuma yapmalıdır. Örneğin seslendirmesi yapılacak olan metin avlanma sahneleri içeren bir belgesel metni ise, bu metni okuyan sanatçının avlanma esnasında güçlü, kararlı ve enerjik bir ses tonu kullanırken avlanma sonrasında avcı için zafer dolu bir ses ancak av için hüzünlü bir ses kullanması gerekirki doğallığı yakalayabilsin ve sahnenin duygusunu aktarabilsin. Seslerdeki bu değişim de ancak doğru vurgu ve tonlamalarla yapılabilir.

Diksiyon, seslendirme sanatçıları için dikkat etmeleri gereken bir başka önemli kuraldır. Doğru vurgu ve tonlamalarla duygu aktarımı ne kadar başarılı olsada artikülasyon bozukluğu olan bir okuma şekli dinleyiciler için son derece rahatsız edici olacaktır. Bunun yanında zamanlama kısıtlaması olan projelerin metinleri hızlı bir okuma gerektirir ve hızlı okunacak metinlerde akıcılığı yakalamak, artikülasyonu bozmamak daha zordur. O sebeple sanatçılar düzenli olarak yüz ve dil kaslarını geliştirecek egzersizlerle artikülasyon bozukluklarını gidermelidir. Dil kasını geliştirici egzersizler arasında tekerleme okunmasını özellikle öneririz. Ne kadar çok tekrar o kadar daha düzgün bir diksiyon demektir.

Diğer bir husus diyafram ve kafa sesi kullanımıdır. Seslendirme sanatçıları, seslendirme yaparken diyaframını ve kafa sesini en iyi şekilde kullanmalıdır. Kafa sesinin, daha kısa cümleli metinlerde, diyaframın ise uzun cümleli metinlerde kullanılması teknik olarak daha uygundur. Bu teknikler doğru bir diksiyon ile birleştiğinde metnin ruhuna uygun bir seslendirme yapmak çok daha kolay olacaktır.

Her seslendirme sanatçısının belirli bir ses rengi ve tarzı olduğunu göz önünde bulunduracak olursak burada genellikle metnin ruhuna uygun seslendirmen seçme işini ilk önce seslendirme yönetmeni belirler. Seçilen seslendirme sanatçısı da, çalışılacak projeyi yönetecek seslendirme yönetmeni ile uyum içinde çalışabilmelidir. Çünkü yönetmenler proje detayına hakim olan ve genelde müşteri ile beklentileri hakkında görüşen kişiler olduklarından sanatçıyı müşteri istekleri doğrultusunda yönlendirebilirler ve bu sayede de memnuniyet daha yüksek olur. Piyasada ses yönetmenine ihtiyaç duymayacak kadar tecrübeli seslendirmenler de yok değil. Ancak ses yönetmeninin avantajlarından birisi de, çalışmaları dışardan dinleyen bir ses olarak yapılan hatalar için eş zamanlı düzeltmeler yaptırmak ve bu sayede sanatçının  çalışma süresini de kısaltmaktır. O nedenle sanatçılar da ajanslar da genel olarak bir yönetmen ile çalışmayı tercih ederler.

SESLENDİRME CASTI’NA NASIL KAYIT OLUNUR?

Seslendirme ajanslarının bünyesinde yer alan ‘ses castı’ -diğer adıyla ‘ses bankası’- , çeşitli ses renklerine sahip seslendirme yeteneklerinden oluşur. Seslendirme ajansının ses castı’na kayıt olabilmek için gerekli seslendirme eğitimlerini tamamlamış olmak ve sektörde seslendirme alanında belirli bir tecrübeye sahip olmak gereklidir. Bu sürecin nasıl olabileceğini yukarıda belirtmiştik.

Unutulmaması gereken bir hususun altını çizecek olursak, seslendirmen adayının bu işe ilgisinin olmasından çok böyle bir yeteneğinin olması şarttır. Yeteneğinin olup olmaması da alacağı eğitimler esnasında ortaya çıkacaktır.